Ufuk TOPÇU
Sayın Ufuk TOPÇU, beni kırmadığı için, kıymetli vaktini ayırdığı için, sorularıma cevapları ile eşlik ettiği için çok teşekkür ediyorum. Hayatında her zaman her şeyin dilediği gibi olması dileğiyle ve kendisinden daha fazla eser görmek umuduyla.
SORU1: Yaşadığımız devasa evrende kendinizi üç cümle ile tanımlar mısınız?
Enerjik, güler yüzlü ve yardımsever.
SORU2: Her yazarın her eseri kendinden bir parçadır, zor ve zahmetli süreçlerden geçer. Siz eserinizi yazarken hiç sıkıntı yaşadınız mı? Ya da yaşadığınız en büyük sıkıntı neydi?
Yazarın en büyük sıkıntılardan başlıca olanının vakit problemi olduğunu düşünmekteyim. Evliliğin vermiş olduğu sorumluluklar, aile olgusunu bir arada tutabilmek çok önemli. Bir köşeye geçerek ben yazıyorum yazmam gerekiyor gibi bir sürece giremiyorsunuz haliyle, evdeki sorumluluk çok farklı, buna bir de ebeveyn olma sorumluluğu eklendiğinde süreç çok çok zora giriyor. Bu süreçte eşlerin birbirini anlayış ve olgunluk içerisinde idare etmesi gerekiyor. Ben de bu süreçte eşimden çok büyük destek aldım. Onun bu süreçte anlayışlı olması, yazdığım ve yazmaya devam ettiklerim üzerinde çok daha etkili oluyor. Henüz evli değilken başladığım yazılarımın birçoğunu tamamlamıştım. Şu anda geçmiş dönemde yazdıklarımın derleme toparlanma sürecindeyim. Bu mevcut süreçte vakit ayırabilmenin zamanı doğru kullanmanın zaman yönetiminin ne kadar önemli olduğunu çok iyi anladım. Sadece yazarlık yaparak geçim sağlayan değerli üstatları ayrı tutuyorum. Ben ve benim gibi aktif iş yaşantısı olanlar ve aynı zamanda yazmak olgusu, duygusu ve hevesi içinde olanlar için geçerlidir aktardıklarım.
SORU3: Sizin için “yazmak” eylemi hayatınızı nasıl değiştirdi. Sizce “yazmak” eylemi insandan ziyade bir ülkeyi ne kadar değiştirebilir?
Yazmak kendimle konuşabilmenin en ciddi iletişim yoludur benim için. Çünkü yazmak eylemi içinde bulunan bir kişi zihninden onlarca fikir, yüzlerce mekan, binlerce karakter oluşturabiliyor. Bunların her birinin fikirlerini dinlemek, onlarla birlikte o mekanlarda gezmek, yemek, sohbet etmek, onları dinlemek ve kağıt üzerinde onlara karakter oluşturmak için her an zihin savaşları ve arayışları içinde oluyor yazar. Yazmanın hayatımı değiştirdiği kısma değinecek olursak eğer, hayal kurmanın ve hayalin de ötesinde olan gerçeklerle karşılaşmanın mutluluğunu yaşamış oluyorsunuz. Bazen hayal kırıklıkları da yaşanabiliyor tabi ki fakat o kısımlar yazarı daha fazla güçlendiriyor diyebilirim. Yazdıkça çoğalan ve okunup birilerinin hayatına dokundukça geri dönüşleri almaya başlayınca sorumluluğun daha da arttığı bir sürece girmiş oluyorsun. Yazmak veyahut yazarlık toplumsal bilinci artırmada çok önemli yer kaplamaktadır benim için. Farkındalık oluşturmak amacıyla birçok çalışma yapılıyor. Uluslararası alanda da bunun birçok örneği yer alıyor. Sonuçta yazmak ‘’sanat’’ başlığında büyük bir bütünü kapsamaktadır. Sanata değer verilen toplumlarda entelektüel ve kültürel seviyenin geldiği nokta ile sanata hak ettiği değerin verilmediği toplumlarda durumun vahim kısmını dünya da kolaylıkla görüntüleyebiliriz.
Edebiyat eşittir sanat ise, bunu yıllar öncesinden ‘’Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.’’ diyerek ne kadar önem arz ettiğini ileten Mustafa Kemal Atatürk’ün sözü ile noktalamak isterim.
05.03.2022
Ufuk TOPÇU